Tags
Ey EGO ! Ey insan EGOsu
Nasıl da zorluyorsun beni, hepimizi…
Nasıl da güzel çelme takıyorsun ruhuma, üstüne yok manipülasyonda, palavrada.
İnsanoğluna nasıl da üç maymunu oynatıyorsun, nasıl da layıkıyla kendimizi kandırmamız için bize en güzel koşulları sağlıyorsun.
Tip 1 diabetli benim oğlum, canımın diğer yarısı. 2 sene oldu tanı konalı. Tanı konmadan önce ‘konuşamamasına’ bağlı öğrenme geriliği ve OTİZM spektrumununda davranışları vardı.
2 senedir Rusya’ya gidiyor. Rusya tanı koyamıyor, evet OTİZM spektrum özellikleri var ama reddeden de elimizde şükür dediğimiz yüzlerce sebep var.
2 senedir cambazlık yapıyorum. Sabah üçte uyanıp şekerine bakıyorum, 70’in altında 50’leri gördüğün anlar oldu. Acaba nefes alıyor mu diye kontrol ettiğim geceler oldu. Ve sabahına yeni bir ses çıkardı diye akıttığım göz yaşları oldu.
Bunları yaşarken bir sene önce babası aşık oldum dedi. Saygı duydum. Bıraktım. 15 Temmuz darbesini yaşadı, 1 ay hastanede Can için kaldı, e ben doğumda da gittim geldim, öldüm dirildim Ya hani üzerinize afiyet, adam bunalıma girmiştir kolay değil dedim.
O benim her şeyden önce dostum, en iyi arkadaşım dedim. Depresyondur dedim. 2 çocuk, tip 1 diabet ve OTİZM mi nedir birlikte yuvarlanıp gittik.
Sokakta çocuğumun çıkardığı seslere garip bakışlar oldu. Doğum günü partilerine davet edilmediğimiz oldu. Biz ‘olsun’ dedik. Bizi olduğumuz gibi kabul edenlerle yürüdük, sosyalleştik.
Boşanmamın üzerine, bir de aşık oldum üzerinize afiyet. Sokakta sevgilim bana sarıldı, öptü diye, Bodrum’da güya eğitimli bir arkadaş ‘aaa bu nasıl terapist ? Bu kadına terapiye gidilmez!’ dedi ! Aşık olma ve sokakta sevdiğim adamı öpme hakkımı almaya kalktı elimden. Ama asistanıma dürüstçe, mertçe ne olduğunu söyleyemediğinden ‘ücret fazla’ geldi dedi, ben bilmeden, yüzüne ücret önemli değil, siz iyi olun yeter ki gelin dedim. Hani ahlaksız sokakta öpüşen KADINIM ya, ağız dolusu gülüp, evet evet istiyorum geleceğim ayarlayıp, sağ olun dedi ! Sen sevgilini dondurmacıda öptün, AHLAKSIZ kadın deme cesaretini gösteremedi !!!
Öğrendim ! Güldüm geçtim. Bey efendi karısını daha çok parkta, pastanede öpsün, hiç bir şeyi kalmaz dedim.
Aşık olma ve sokakta öpüşme hakkımı da almak istedin, ey EGO !
Hadi her şeye eyvallah dedim ! İnsan dedim. Her şey insan için dedim.
Oğlumu Milli Eğitim kovalıyormuş. Okula gitmesi gerekiyormuş. Göndermiyorum diye ceza vereceklermiş ! Devlet hastanesinden heyet raporu alıp, RAMdan rapor alacakmışım. Sonra okula gönderecekmişim.
Kaynaştırmaya girmezmiş, çünkü konuşamıyormuş. Patikada kız arkadaşıyla evcilik oynaması, dans etmesi, her öğretmenine sarılıp kirpiklerinden öpmesi önemli değilmiş. Zihinsel engellilerle aynı sınıfa düşebilirmiş. Onun psikolojisinin ne olduğu önemli değilmiş. Yeterki okula gitsinmiş! Ha özel eğitim sınıflarındaki bir çocuğun kapının önünde sahipsiz durmasına, güya özel eğitim öğretmeninin verdiği cevap ‘e ama çok ses çıkarıyor, ders yaptırmıyor’ Muş – o çocuk sınıfın dışına çıkartılması, dışlanması önemli değilmiş- okula gidiyor Ya, o yetermiş !!!
Yahşi Uygulama ve Eğitim merkezindeki çok kıymetli bir müdürle görüştüm bugün. Bu çocuk burda heba olur dedi, evet biz özel eğitim veririz ama normal çocuklarla iç içe olmalı. Burası doğru adres mi Pınar hn dedi.
Bodrumda kaynaştırma yapan bir özel okul da Yok ! Çünkü bununla ilgili bir fizibilite ve planlama yapacak, buna cesaret edecek bir eğitmen de Yok ! Yok da Yok !
Teneffüs vaktiydi okulda. Yahşi’ye giden çocuklar bahçede dans ettiler. Benim EGOm barlarda, sahillerde boy boy selfieler çekerken, o çocuklar devletin terk ettiği okulda gülümsemeye ve dans etmeye devam ediyor !!! Trilyonluk evlerimize giderken, kapısına uğrayıp hiç zaman geçirdik mi o çocuklarla ?
Bugün nice duygunun içinden geçtim ! Bugün ağladım ! İsyan ettim ! Utandım ! Korktum ! Dehşete kapıldım ! Panikledim ! Sakinleştim ! Derin üzüntü yaşadım yavrularımıza ! Yavrularımız diyorum. Ama benim devletimin belediye başkanı bir alt sınıf açalım diyen müdüre, Üsküdar’ın tüm gerizekalılarını buraya mı toplayacaksın diyormuş ! Benim evladıma, evlatlarımıza ‘gerizekalı’ diyormuş !
Bana soruyor dostlar. Burda ne işin var ? Niye Londra’da? Hollanda’da ? İsveç’de yaşamıyorsun ??? Çok basit diyorum! Burası memleketim, toprağım, buraya hizmet etmek istiyorum !!!
Ben sana tutundukça Türkiye, sen beni neden eleştiriyorsun ? Çocuğuma neden gerizekalı diyorsun ? Ben niye ahlaksız oluyorum arkadaş sokakta sevdiğim adamı öptüm diye ? Adam aldatınca neden kahraman oluyor, neden bir şans daha ver oluyor ? Neden bir daha aldatırsa o zaman kovalarsın oluyor ! Bu mu kendimize ve birbirimize biçtiğimiz değer ???
Bu mu insanlığımız ?
Tek başınayım sandığım bir andı !
Şu resimdeki kadın girdi hayatıma ! Karadenizlidir haaa, kafasını attırmayın Fadime nenesi gibi silahı doğrultur size !!! Senin uşağunun hiç bir şeyi Yok dedi ! Has uşak bu! Has !!! Bizim çocuğumuza okul da buluruz, doktor da buluruz dedi !!! Benimle bir ağladı, yeri geldi çarkıma okudu ! GERÇEKTİ GERÇEK !
Perdenin arkasında başka GERÇEK insanlar da vardı, sevgili Ego ! Tüm İstanbul psikologlarını ve eğitimci arkadaşlarını mesai harcayıp arayan sevgili Mehmet Öcalan, sabahın 7’sinde imdat dediğim an arayan bir tanecik Ozan’ın annesi Sedef Erken, kardeşim, hayattaki en büyük şanslarımdan biri Sırma’m, İstanbuldan nen var burdayım diyen Güneş Anne, TED Bodrum kolejinde bir telefonumla koş gel diyen Meryem Hn & Meltem’im, Demirimin öğretmeni Onur Durukan, Patikada beni ağlayarak gördüğünde boynuma sarılıp benimle ağlayan Fatinur, Marie Paul, gözyaşlarını içine akıtan gölge öğretmenimiz Mesut Hoca,Özlem’imin Sevda Ablası, Sevda Ablanın Emel kızı, Ege Üniversitesindeki Prof Gaye Erel kızı, Yahşi müdürü Gönül hn- beni hiç tanımayan ama Ordu gibi arkamda duranlar !!! GERÇEK İNSANLAR ! EGO’nun kıramadıkları ! Yıkamadıkları ! Minnettarlığımı dile getiremediklerim!
Ey EGO ! Biliyorum ! Cilveleşiyorsun ruhumla zaman zaman. Hatta yenik düşüyorum sana ! Ama pes etmiyorum !! Gerçek olmaksa bu hayattaki tekamül sınavım, hodri meydan !!! Seni dansa davet ediyorum !!!
İmza: Yorgun anne (en ahlaksızından !!! )