Tags

, , , , ,

Aşk’tan kimse değişmez derler… Ben çok katılmam bu inanışa… Hem aşka hem de aşkın mucizelerine sonsuz inananlardanım…

19 yaşındaydım Annem ve Babam ayrıldıklarında… Birbirlerine çok âşık olmalarina ragmen, bir gun nokta koydular… Buyuklerin islerine akil erdiremedim… Kendi dunyamda serseri, deli dolu bir genç kiza donustum, 16 yaşımda ilk kez aşık oldum. Ama son değildi… Sonra bir daha, bir daha, yine yeniden derken… Ruhum hep aradı O’nu… Adına ruh eşi, twin flame, hayatının aşkı, beyaz atlı prens… ne derseniz deyin … Hep O’nu aradım…

Yaşadığım gençlik aşkları, deli doluluğum o kadar yoğundu ki… En son Pınar evlenir derdi arkadaşlarım… Ben de karşı çıkmazdım… Evliliğe pek inancım yoktu…

Londra Luton Havaalanında ilk kez elini sıkıp, gözlerinin içine baktığımda… Ben tanıyorum bu ruhu dedim… Çok tanıdık, çok güvenli, ama aynı zamanda da ürperti veren bir his… Sonra okul gezisiyle gittiğimiz Cenevre’de kalbim ona çekilse de… Zihnim olmaz diyordu… Herkesle flörtleşen, espriler yapan, ilgi odağı olan bir adamdı… Bana gelmez dedim..

Londra dönüşü Cenevre grubuyla samimi olduk… Onu git gide tanımaya başlıyor, tanıdıkça daha da çekiliyordum…

Aşık oldum …

Ama ne aşk… Sürekli onu anlatmak istedim anneme… Sürekli yanında olmak istedim… Onunla yatıp, onunla kalktım, aklım, ruhum, kalbim, her şeyim vuruldu ona…

Kocam oldu bu Adam benim…

9…

Kocaman geçen…

….

9 seneden sonra, hala iyi ki evlenmişim dediğim…

100 kere daha gelsem bu dünyaya, yine onunla evlenirim dediğim…

Beraber büyüdüğüm, beraber gülüp ağladığım, ruhumu, kalbimi sonsuza kadar açtığım adam oldu…

9 sene peri masallarındaki gibi geçmistir diye hayal edenleriniz, hayallerinizi yikmak gibi olmasin ama isin asli pek de oyle olmadi. Hakkını yemeyelim, düğünümüz yeni bir peri masalı yazdı… Ama sonrası…

Çok ama çok ama tarif edilemeyecek kadar zor, yoğun ve hareketliydi…

Bu adamla dinlerimiz, dillerimiz, kulturlerimiz, dunya anlayisimiz, yargılarımız, inanclarimiz, inancsizliklarimiz, aşkı tarif edişlerimiz… Her şeyimiz farklıydı…

Ben; romantik aşıktım, O olmazsa yaşaması mümkün olmayan aşka inandım…

O; sevgi daimdir, aslolan sevgidir dedi…

Onun sevdigi icin karninda kelebekler ucustu… Ben Hayir O’nun adi Ask diye hircinlik ettim …

Arada beyaz yalan söylemek mübahtır diyen ben, yalandan nefret eden bir adamla hayatını birleştirmistim…

Çocuk yetiştirme bakış açımızdan, ekonomiyi yorumlayışımıza… Her şey ama her şey, tamamen farklı ya da tezattı… Kapıyı çek çık diye düşündüğüm yüzlerce an oldu…

İki insan birbirini seviyorsa, ama sevgi yetmiyorsa… Bittiği, tükendiği, yeter artık dediği, bitsin buraya kadarmış dediği, nokta, ne zaman konur diye sordum bir gün O’na…

Asla… dedi

Nasıl yani?

Asla ama asla… asla … hiç bir zaman…. Kısaca…. Asla… diye cevap verdi…

Eğer iki insan birbirini seviyorsa… Sevginin keyfini çıkarmalı, her saniyesini, her bir anın kutsallığını hissetmeli… dedi…

Sonrasi mi?

Ben ona Ask’i, o bana Daim olan Sevgiyi Sevdirdi…

Aşk… İnsanı değiştiriyormuş… Ogrendim…

Ben O’nunla acımasız dürüst oldum, kesseler yine doğruluktan şaşmaz hale geldim… Öyle ki bazen onun beyaz yalanlarını yakalayıp kızdım…

O’nunla tüm çocukluğumun yaraları sarıldı, o asi, huysuz, sürekli ilgi isteyen küçük kız büyüdü…

Sakinleştim…

O’nunla her gün bugün daha iyi bir insan olmak istiyorum dedim… O’nun için daha da iyileşmek istedim…
Benimle gurur duysun istedim…

O’nunla ruhumun sesini dinlemeyi öğrendim…

9 sene aynı yastığa baş koydum… İnancımı kaybettiğim aşka defalarca yeniden inanmamı sağladı…

O belki adına hala ”Sevgi” dedi, Ben ”Aşk” dedim…

Detaylara takılmamayı öğrendim… Bütünü görüp, detaylarda boğulmamayı…

Hala kapıyı çekip çıkmalar, gıcık olmalar, çok konuşuyor yine filozof, off pofffflar olmuyor mu?… Eğri oturup, doğru konuşalım şimdi… Tabi ki oluyor … 😉

Yani işin aslı, aşk hiç de öyle peri masallarındaki gibi hadi eller havaya olmuyor…

Cindrella ‘da prensinin belki inatçılığından, dediğim dedikliğinden, hiyerarşik eşitsizlikten, av seyahatlerinden muzdarip…

Ama Cindrella, prensi için prenses olabilmeyi öğreniyorsa, her gün onun için daha iyi bir kraliçe olmaya çalışıyorsa, iyi günde kötü günde prensini destekliyorsa…

Aşk oldu demektir …

Demek istediğim, ruh eşinizi ararken sanmayın ki bulunca tüm taşlar yerine oturacak, hayat size güzel olacak…

Ruh eşinizle yarattığınız mutluluk, huzur, karşılıklı anlayış, hoşgörü, fedakarlık, sevgi, aşk… Her ne ise… Hepsi ama hepsi emek ve özveri isteyecek… Hem de iki taraf için… O taşları birlikte dizeceksiniz, bazen onun için, beğenmediğiniz bir saati duvarınıza asmak bile söz konusu olabilecek…

Ama yaratmak sizin elinizde… Belki hayalini kurduğunuz bir aşk olmayacak… Ama bu hayalinizden de daha muhteşem olmayacağı anlamına gelmiyor…

9 sene bana aşkı, sevgiyi … karşılıksız sevgiyi, iyi bir insan olmayı, kendine karşı dürüst olmayı, cömertliği, inancı, kararlılığı, sağlamlığı, güveni öğreten bu adama…

Huzurlarınızda Teşekkür Ediyorum…

Yine ve defalarca …

Her Yeni hayatta…

Evet!

Evet !

Evet!

Hepinize, istisnasız herkese Işıl ışıl Evet’ler dilerim..

Sevgi ve Şükranlarımla

Pınar Gogulan