Tags

, , , , ,

Sessizlik zaman zaman ruhumuzun en çok ihtiyacı olan şeydir. Günlük hayatın koşuşturmasında öyle yorarız ki bedenimizi, zihnimizi… Hele o koşuşturmadan ruhumuz yetişemeyip zaman zaman geride kalır. Bazen ‘Dur!’ der bize, işitmezsek küçük küçük gönderdiği mesajları, bedenimiz çöker sırf ruh’umuz son otobüsü yakalasın diye. Önemli olan o çöküşü yaşamadan ruhumuzun sesine kulak vermektir.

Neyse ki sessizliğimin sebebi çöküş değildi. Ruhumun sonsuz süreyle çıktığı ‘öğrenme’ yolculuğunda, neyseki geçmişe nazaran daha nazik olmayı öğrendim ruh, zihin ve beden üçlemesine. Sessizliğim çöküş değil bir içe dönüştü.

Her gün bizlere gönderildiği için şükrettiğim ve bana göre en iyi öğretmenden öğrendiğim Regresyon Terapisini tam gaz aylardır uygulamak, aynı zamanda kendi ruhsal konularımla çalışmaya devam etmek ve işimi en iyi şekilde yapabilmek adına sürekli katıldığım eğitimler beni oldukça yormuştu. Ruhum eğitimler, seminerler, tanıştığım ve etkileşim halinde olduğum yüzlerce ruh ve başarılı geçen seanslardan şüphesiz doyuyordu. Ancak ruhumun en temel doyum kaynağından uzunca bir zaman uzak kalmıştım, “Ailem”.

Çocuklarım aslında en iyi öğretmenlerim. Aynı zamanda da Kaynağın, Yaradan’ın sevgisini en yoğun hissettiğim küçük şifacılarım…. Onlarla oynadığım ve oyunlarına katıldığım her an aslında yaşam amacımın parçası olan “sadece an’da kal’mak prensibini gerçekleştirdiğim oyun arkadaşlarım. Sessizliğimin en keyifli anları Onlarla geçirdiğim zamanlardı.

Bu bir kaç ay onları gözlemleyerek, onlara ve bize bir Yuva yaratıp ve bir nevi köklenerek geçti. Kendimle ve var oluşla ilgili yeni keşiflerim oldu, evrene gönderdiğim sorularımın cevapları daha net ve daha çabuk gelir oldu. İçe döndükçe dinginleştim, akan sularım daha berrak hale geldi.

Ruhum ve egomun birbirleriyle etkileşim ve iletişimlerini zaman zaman bir köşeden oturup dinledim, izledim. Zaman zaman kahkahalar attım. Umuyorum ve güveniyorum ki ‘ruhum’ galip geldi. Ama yine de iyi ki ‘ego’m da var dedim. Sonuçta bizi yaşamda tutan temel taşlardan değil miydi ‘ego’? O’nu bastırmaya çalışmak sadece onun koruma kalkanlarını güçlendirmeye bir olanak sağlardı. Ego’ma şapka çıkardım… Ama ruh’umun sözü söz’dü. Çıkacaktı tekâmül basamaklarını birer birer.

Sessizliğin içinde aldığım ilahi rehberlikler… Her biri tüylerimi diken diken eder cinstendi, gözyaşlarımla aldım hepsini, her birinin şifası aktı ruhuma. Sizlerle paylaşmak için ‘can’ attım. Ama zamanı değildi… Vakit vardı henüz…

Danışanlarımın kendi seanslarında aldıkları rehberlikler çoğu zaman benim de almam gereken bir mesajdı. Bazı mesajlar benim kendi seanslarımda aldıklarımla birebir aynı veya eklenmesi gereken önemli bir parçası gibiydi. Her bir danışanın şifası, değişimi, dönüşümü benim de şifama ve yolda ilerlememe vesile oldu.

Şu son bir kaç ayda öyle güzel geri bildirimler aldım ki danışanlarımın regresyon seanslarından, gönül her bir vakayı, her bir seansı paylaşmak istiyor. Elbet paylaştıklarım olacak ama şu anda geriye dönüp baktığımda şükür sebebim olan bir kaç seans geri bildirimlerini paylaşmak isterim.

Karşı cinsle ilişkilerinde ciddi bir blokaj yaşayan bir danışanım, ‘Pınar hn, sizinle seanstan sonra kendimi Allah’a daha yakın hissediyorum’ diye bir mail gönderdi bir gün. Kendini karşı cinsin yanında daha rahat ve güvende hissediyordu. Çocukluğundan beri hayatını eline geçiren bir kuş fobisi olan bir danışanım Berlin’de kuşlara yem verdiği müjdesini yolladı mesajla. Yine evlilik ve bereketle ilgili blokajları olduğunu söyleyen başka bir danışanım iki seans sonrası ‘nişanlandığı’ haberini verdi. Seansları sonrası çevrelerindeki insanlar tarafından ‘Sana ne oldu? Enerjin değişmiş? Gözlerin parlıyor.’ yorumları alan danışanlarım oldu. Karmik bağlarından dolayı sıkıntı çeken eltiler birbirleriyle iletişim kurmaya başladı. Araba kullanmaktan korkan danışanım ehliyet aldı, ‘erkek’ gibi araba kullanıyorsun’ yorumları alınca ağzı kulaklarında beni aradı. Uykusu düzene girenler, terfi edenler, bereketinde artış deneyimleyenler, depresyonlarından özgürleşip kendilerine yeni hayat kurup yeni şehirlere yerleşip başarılı projelere girişenler, kendilerini ürküten enerjilerle başa çıkmayı ve onları ışığa göndermeyi öğrenen ve annelerine enerji temizliği dersi veren çocuklar, enerji temizliği sonrası hamile kalan güzel anne adayları, şimdiki hayatlarında yaşadıkları ağır travmalara çalışmaya karar vermiş ve tüm terapileri boyunca büyük cesaretle en büyük korkularıyla yüzleşen ve ‘ilk kez nefes aldığımı hissediyorum’ diyen yürüyüşlerinden oturuşlarına değişen daha öz güvenli ve tam ve bütün hisseden güzel ruhlar ve daha nicesi…

Bodrum ve Ankara’da ki seans odamın kapısından giren yüzlerce özel ruha ruhlarını bana emanet ettikleri ve saf bir niyetle ‘şifalanmaya’ odaklandıkları ve ellerinden tutmama izin verdikleri için huzurlarınızda sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Her birinizden çok şey öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. Her biriniz sizinle aynı sıkıntıyı yaşayan ve sizden sonra gelen bir diğer ruha daha hazırlıklı olabilmem için bana mutlaka bir şey öğretiyorsunuz. Her birinizin seanslarında öyle bir an geliyor ki, ben tamamen devreden çıkıyorum ve araya ‘rehberler’iniz giriyor. Bazen sessizlikte bambaşka bir katman ve boyutta iletişim kuruyor ruhlarımız, sessizlik bir anda bir akar su sesine dönüşüyor. Sorduğum soruların cevabını heyecanla ‘ şimdi rehberim tam da bunu söylüyordu!’ diye yanıtlıyorsunuz.

Sistem benim, sizin, bir insan zihninin algılayabileceğinin çok daha ötesinde çalışıyor. Ben ve benim gibi işini titizlikle, sevgi ve saygıyla yapan bir çok meslektaşımın da söylediği gibi, biz bir noktada sadece aracı oluyoruz, şifa tamamiyle ‘Kaynak”dan geliyor.

Sessizliğim konuşmasam da aslında anlatmak istediğim, paylaşmak istediğim yüzlerce deneyimden ve duygu yoğunluğundandı. Sessiz kalıp içselleştirmek, daha net ifade edebilmek, olduğu gibi abartısız, yalın haliyle aktarabilmek, en doğru ‘kaynakla’, en doğru adresten, en içten, saf niyetle… Sessizliğim içimdeki ego ve ruh çatışmamdı. Neyse ki yalnız değildim, bana seni ‘özgür bırakıyorum’, ‘özgür bırakıyoruz’ diyen rehberlerim vardı. Özgür irademe ve ruhuma, bana güvendiler, inandılar… Ve her zaman olduğu gibi yine ışık galip geldi.

Younity… Oneness… Birlik… Oluştu ve doğdu… Tüm yeni deneyimler, rehberlikler, size şifa olsun niyetiyle yazılıp çizilen her bir seans izdüşümleri, her bir vaka, en yalın haliyle bütüne hizmet etsin niyetiyle, var oluşu onurlandırmak adına en doğru adresten artık size ulaşsın diye doğdu. Iyi ki doğdu…

O kuluçka dönemindeyken fark ettiklerim mi?

Bilmek, hissetmek ama hayata geçirmek… Hepsi ne farklı kavramlarmış. Sadece bilmek, fark etmek yeterli değilmiş. Farkında ola ola ‘acaba’ mıyı sorduran ego bazen ne çok zaman kaybettirirmiş insana. Hata yapmak ve o hatayla kucaklaşıp özgürleşmek ne büyük rahatlıkmış…

Hepimiz hayatın içinde öğrencileriz. Hepimizin öğretmenleri ve öğrencileri var. Yaşamda aslında hem hiç bir şeyiz, hem de çok şeyiz. Yaşamın birer parçası hem de ta kendisiyiz… Hata yaparsam diye korkup atmadığımız adımlar aslında atıldığında hata olmaktan çıkıyor, birer deneyim oluyor. Hata yapıyor, fark ediyor ve düzeltiyorsak büyüyoruz, Yol’da ilerliyoruz.

Affedemiyorsak bilin ki affedemediğimiz tek varlık ‘kendimiziz’. Yargılıyor, eleştiriyor, kınıyorsak anlamamışız demektir, gölgelerimizle yüzleşmemişiz demektir, yüzleşmediysek yargıladıklarımızın ta kendisiyiz demektir. İşe kişinin kendisini affetmesiyle başlamak ne büyük özgürlük, akabinde kendisini sevmesi içsel gücünü ortaya çıkaran ne yüce bi duyguymuş…

Younity kuluçkadayken danışanlarımın seanslarında gelen rehberlikler hem onlara, hem de bana şifa oldu. Dilerim okuduğunuz her cümle, akan her mesaj size de şifa ve ışık olsun.

Başladık artık…

Bütünün ve sizin en yüksek hayrınıza olsun ..

Younity’e hoşgeldiniz!

Sevgi ve Şükranlarımla

Pınar Gogulan